Otomobil Lastikleri

Havada uçmak ya da süzülmek çoğu zaman masallarda okuduğumuz doğaüstü bir olay olarak gözükse de aslında günlük hayatta sürekli olarak içi hava dolu kauçukların üzerinde yani oto lastik sayesinde seyahat ediyoruz. Fakat eski tarihte bildiğimiz demir veya tahtadan yapılan lastiklerin, içi hava doldurulan kükürt ve kauçuk birleşimi olan bu maddeye dönüşmesindeki süreç nasıl gerçekleşti? İnsanlar neden buna ihtiyaç duydu? Bunun sebebi öncelikle eski tip lastiklerin kolay kırılması ve yapım aşamasındaki zorluklardı. Kişisel araç kullanımının artmaya başladığı zamanlarda ise sürüş keyfi kavramı da ortaya çıkmaya başlamıştı.  İlk olarak 1845’de Robert Thomson ile başlayan içi hava dolgulu oto lastik furyası üstünden geçen 170 yılda tabi ki onlarca kez değişime uğradı. Öncelikle at arabalarında kullanılmaya başlanan bu oto lastik çeşidinin ilk yapım aşamalarında yüze yakın cıvata kullanıldığından yapımı çok meşakkatli ve masraflıydı. 55 yıl civarı az sayıda kullanılıp tarihin tozlu sayfalarına gömülmek üzere iken 1887 yılında John Boyd Dunlop adında bir İrlandalı tarafından tekrar oto lastik üzerinde çalışılmaya başladı. Evet, herkesin en az bir kere duymuş olabileceği ünlü oto lastik üreticisi Dunlop’tan bahsediyoruz. 60 seneye yakın süredir rağbet görmeyen ve unutulmaya yüz tutmuş olan bir ürünü elbette diriltmek kolay olmadı. Denemelerini yapabilmesi için ona lastiklerini sağlayabilecek bir fabrikada olmadığından her denemesi için ayrı ayrı lastiklerini kendisi üretmesi gerekiyordu. Bu yüzden öncelikle fikrini maliyeti ucuz ve üretimi daha kolay olan bisiklet lastikleri üzerinde ve içi hava yerine su dolu olarak uyguladı. 1899’da kendi oto lastik fabrikasını kuran John Boyd Dunlop, seneler içinde patent sıkıntıları ve rakip firmalar nedeniyle oto lastik şirketini Dunlop Rubber Company adıyla değiştirdi ve modern lastiğin ilk fabrikası böylece kurulmuş oldu. Derine bakıldığında yuvarlak şekilli kauçuk parçalarından ibaret bu icadın tarihte ne kadar önemli bir yere sahip olduğu görülebilir. Yaşamın her köşesinde, hatta oyuncak arabaların bile o ufacık tekerlerinin oto lastik tarihinden kopan minik parçalar olduğunu düşününce insan şaşırıp Thomson ve Dunlop’a teşekkür ediyor.